Zorunlu eğitimde sermaye gölgesi: Üretimde Çin modeli, Afrika modeline evriliyor!

“`html

AKP hükümetinin 2012 yılında akademik çevreler ve eğitim sendikalarının tüm itirazlarına rağmen uygulamaya koyduğu 4+4+4 eğitim sistemi, son dört yıl içerisinde sermaye gruplarının talepleri çerçevesinde eleştiri konusu haline geldi. Özellikle sanayi ve ticaret sektörlerindeki “nitelikli işgücü” arayışlarının, çocukların emeği üzerinden karşılanmak istendiği yönündeki eleştiriler artış göstermektedir.

BAKANLIK YENİ EĞİTİM MODELLERİNİ GÜNDEME GETİRDİ

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci, 4+4+4 sisteminin son dönemi ile ilgili artan tartışmalara vurgu yaparak, “4+4+4 modelinin son dört yılı üzerine bir güncelleme yapılması gerektiği hakkında geniş bir görüş alışverişi yapılıyor. Bu konuyu detaylı bir şekilde ele almak şart.” şeklinde konuştu. Yeni eğitim modelleri arasında “3+1” ve “2+2” gibi alternatiflerin gündeme geldiğini dile getirdi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bu sorunun pedagojik değil, ekonomik bir mesele olduğunu açıkça ifade etti. Tekin, sanayi ve ticaret sektörlerinden gelen talepler doğrultusunda önerilen eğitim modellerini incelediklerini belirterek, çocuk emeğinin “sürdürülebilir kalkınma” için hayati bir unsur olduğunu söyledi. Mesleki Eğitim Merkezi’ne (MESEM) ise bir “milli sorumluluk” olarak yaklaştı.

SERMAYEYE ‘DENETİMİ BİZ YAPARIZ’ MESAJI VERİLDİ

AKP’lu yetkililerin bu açıklamaları kamuoyu tarafından “Bu tartışmalar sizin, uygulama bizim işimizdir” şeklinde değerlendirilmiştir. Tartışmaya açılan yeni eğitim modelleri, çocuk emeğini sistematik bir hale dönüştürecek bir yapıda tasarlanmaktadır:

  • 3+1 modeli: Lise eğitimi zorunlu olarak üç yıl sürecek, dördüncü yıl ise üniversiteye hazırlık olarak isteğe bağlı olacak.
  • 2+2 modeli: Zorunlu eğitim süresi iki yıla düşecek, kalan iki yıl öğrencinin tercihlerine göre açık öğretim, MESEM veya istihdam programlarında değerlendirilecektir.
  • Yaş modeli: 16 yaşını dolduran öğrencilere doğrudan diploma verilmesi öngörülüyor.

MÜSİAD VE İTO’DAN UCUZ İŞGÜCÜ YORUMLARI

İktidara yakın olan Yeni Şafak gazetesine açıklama yapan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, Türkiye’deki işsizlik ve nitelikli eleman açığını çözmek için zorunlu eğitimin mevcut biçimi ile sürdürülemeyeceğini dile getirdi. Özdemir, “Her birey aynı akademik başarıyı gösteremez. 12 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması hatalı bir yaklaşım. Ülkeye hiçbir faydası yok” dedi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’nin istihdam sorununu çözmek için ucuz işgücü teminini gündeme getirmişti. “Bize yaşatılan vize sorunlarını başkalarına da yaşatmalıyız. Afrika ülkeleri, Pakistan ve Bangladeş’e vize kolaylığı sağlamalıyız” diyen Avdagiç, söz konusu ülkelerden işçi getirilmesi gerektiğini savundu. Bu durum, sermayenin ucuz işgücünü uzun vadede ne kadar önemsediğini sorgulamaya açtı ve sosyolojik etkilerini göz ardı etti. Avdagiç’in yorumları, Türkiye’de eğitim çağındaki çocuklar için alınabilecek kararları etkileyecek önemli sorunların doğmasına neden olabilir.

‘ÇİN MODELİ’ TARTIŞMASI

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021’de gerçekleştirdiği açıklamalarda Türkiye’nin ekonomik büyüme hedeflerini gündeme getirerek, “Üretimle büyümek, faiz kıskaçlarından kurtulmak için yeni bir ekonomik dönemi başlattık. Üretimle yabancı yatırımcıları büyüleyeceğiz. Çin bu şekilde büyüdü; bizim daha fazla avantajımız var” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan, “Çin’in genç nüfus, sanayi ve üretimle büyümesi gerekiyor. Biz de faizle değil, genç nüfusla üretimle büyümeliyiz” söylemleriyle birlikte tartışmaları yeniden alevlendirmiştir. Bu fikirler, eğitim alanında faaliyet gösteren çocukları da etkileyebilir. Çocuk işçiliğinin yaygın olduğu Afrika ülkelerinde ekonomik büyüme sağlanamazken, halkların refah düzeyleri en düşük seviyelerde kalmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise çocuk işçiliğine karşı net politikalar uygulanmakta ve eğitim seviyeleri artırılmakta, yüksek teknoloji üretimine odaklanılmaktadır.

‘UCUZ İŞGÜCÜ’ ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından yayımlanan Çocuk İş Cinayetleri Raporu, sermaye taleplerinin çocukların yaşam haklarını nasıl tehdit ettiğini gözler önüne serdi. 2013 yılı ile 2024 yılları arasında en az 742 çocuk işçinin hayatını kaybettiği bildirildi. 2024’te yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı ise 71’e ulaşarak son 12 yılın en yüksek rakamı oldu.

İSİG Meclisi tarafından yapılan değerlendirmede, “Erdoğan’ın açıklamaları, güvencesiz emek havuzundaki çocuk işçiliğinin önemini vurgulamaktadır. Ucuz – hatta MESEM aracılığıyla bedava – ve örgütsüz bir işçi grubu, sermaye için son derece değerlidir” değerlendirmesi yapıldı.

“`

Related Posts

Tesla, Türkiye’de 10 şehirde 80 noktada şarj istasyonları kuracak

Elektrikli araç pazarında büyümeye devam eden Tesla, Türkiye’deki şarj altyapısını genişletiyor. Şirket, 2025’te 10 şehirde 80 yeni Supercharger noktası kuracak.

Palandöken: Kredi kartı komisyon farkı esnafın kazancını eritiyor

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, sigara firmalarının ürün tedarikinde yarattığı eşitsizlik ve kredi kartı komisyonlarını esnafa yıkmasının, sigara satışını esnaf için sürdürülemez hale getirdiğini söyledi. Palandöken’e göre bu durum hem esnafı hem de tüketiciyi mağdur ediyor.

Maden suları için toplatma kararı

Almanya genelinde GUT&GÜNSTIG, GOOD&CHEAP ve Naturalis gibi ünlü markalara ait maden suşarı için toplatma kararı çıktı. Söz konusu markalara ait ürünlerin belirli partilerinde analizler yapıldı. Sonuçta bakteriyel kontaminasyon şüphesi ortaya çıktı …

Bakan Memişoğlu duyurdu: 18 bin alım yapacağız!

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, TBMM’de AKP grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Memişoğlu, 37 bin sağlık personeli atamasının ikinci etabına ilişkin, “Eylül ayında ilerleyeceğiz. 18 bin atama için ilanımız olacak ve alım …

Türkiye otomotiv sektörü yılın ilk yarısında tarihi rekor kırdı

Otomotiv sektörü, bu yılın ocak-haziran döneminde 19 milyar 986 milyon 716 bin dolarla tüm zamanların en yüksek ilk 6 aylık ihracatına imza atarken, sektörün toplam ihracattaki payı da yüzde 15,2 olarak hesaplandı.

Rekabet Kurumu’ndan kritik karar: Fiyat belirlemede yeni dönem!

Rekabet Kurumu, dijitalleşen piyasalarda artan pazar hakimiyetine karşı yeni adımlar atmaya hazırlanıyor. Kurum, piyasaya giriş engellerini kaldırmaya ve rekabeti güçlendirmeye odaklanıyor. Soruşturmalar ve düzenlemelerle piyasa dengesinin korunması hedefleniyor.